Ebru Güventürk

Ebru Güventürk

  • ana sayfa
  • hakkımda
  • çalışmalarım
  • portfolyo
  • iletişim

hakkımda

1980 yılında Ankara’da doğdum. 2001’de Karadeniz Teknik Üniversitesi İç Mimarlık bölümünden mezun oldum. O tarihten beri bir yandan mesleğimi yaparken bir yandan da resim yapmaya devam ettim. Resmin yanısıra seramik hamuru, kumaş, kağıt gibi farklı malzemelerle çalışmayı seviyorum.

Başlangıçta resim yapmak benim için sadece bir çeşit terapiydi. Karmaşık duygular hissettiğimde onları toparlamanın bir yolu olarak düşündüm. Fakat sonrasında farkettim ki resim yapmak, çizim yapmak ya da bir şeyler karalamak aslında kendi iç dünyama tuttuğum ışıkmış. Bir şekilde sanki iki farklı dünyada yaşıyordum ve hayal dünyamla gerçek dünya arasında kendime böyle bir köprü kurmuştum. Elbette hayatımız yalnızca çevremizde olup biten birtakım fiziksel olaylardan ibaret değil.

Düşüncelerimiz, hislerimiz, rüyalarımız ve hayallerimizle evren içinde evrenlerden oluşan yaşamlara sahibiz. Ne yazık ki çoğu insan yalnızca fiziksel dünyada, kendi içindeki tüm bu olup bitenden habersiz yaşıyor. Belki isteyerek belki de farkında bile olmadan. Oysa varolmak yalnızca fiziksel değil; zihinsel, ruhsal ve tinsel olarak da kendini göstermek ister. Bence önemli olan tüm bunların bütünlüğünü sağlamak ve bir arada dengede tutabilmek. Bunun birçok yolu olduğu kesin. Örneğin kimisi yazıyor, kimisi beste yapıyor, kimisi dansediyor, kimisi de dua ediyor.

Hani çok klişe bir laf vardır: ‘Kendimi bildim bileli şunu yapıyorum, bunu yapıyorum’ derler. Ben de işin bu kısmında onlardan farklı bir şey söyleyemeyeceğim. Hatırladığım en uzak çocukluk anılarımda bile kendimi bir şeyler çizerken görebiliyorum. Büyüdükçe denemeye devam ettim. Her çabada da başka bir kapı araladım sanırım. Ama o kapılar her zaman kolayca açılmıyor. Bazen günlerce uğraşmak, yeniden denemek gerekiyor, buna rağmen bazı parçaları birleştirmekte zorlanıyorum.

Bazen de her şey birdenbire olup bitiyor. Herhalde ilham gelmesi dedikleri şey bu olsa gerek. O anlarda elimin zihnimden bağımsız ve daha hızlı hareket ettiğini hissedebiliyorum, söylemek istediklerini çabucak ortaya koyabiliyor.

Genelde bana, çizgilerimin güçlü olmasının sebebini, aldığım mimarlık eğitimine borçlu olup olmadığımı sorarlar. Aslında işin aslı tam tersi. Hem yaratıcı hem de teknik bir alan olduğu için mimarlığı seçmiştim. Fakat lisans eğitimim bittikten sonra her ikisinin de birbirini olumlu yönde etkilediğini söyleyebilirim.

Çalışmalarım iç dünyamı yansıtıyor. Dolayısıyla benim için çok özeller. Belki de bu yüzden onları paylaşmak konusunda çekimser kalmış olabilirim. Bir de böyle işlerle uğraşıyorsanız bilirsiniz ki her şeyin daha iyisi olabilir. Bu fikir, çalışmamın sonuna bile gelsem bir bitmemişlik hissi yaşamama neden olabiliyor. Bu gibi zamanlarda düşüncelerine güvendiğim bazı yakınlarımın görüşlerini almayı tercih ediyorum. Eğer çalışmam onlara düşüncelerimi aktarmayı başarmışsa o kurgu benim için tamamlanmıştır diyebilirim.

Kullandığım teknikleri yaptığım kurguya göre seçiyorum. Bazı kurgular bir an önce ortaya çıkmak istiyor. Onlar için en doğru seçim karakalem ya da pastel boyalar olur. Bazılarıysa üzerinde çalıştıkça değişebiliyor. Onlar içinse tercihimi genellikle akrilik ya da yağlı boyadan yana kullanıyorum. Son dönemlerde iki boyutlu materyallerin yetmediğini hissettiğim noktalarda, seramik hamuruyla çalışmak da beni mutlu etmeye başladı. Bu heyecanlı yolculuğun beni hangi noktaya götüreceğini bilemem ama emin olduğum tek bir şey var: yaşadığım sürece bu alanda bir şeyler üretmekten asla vazgeçmeyeceğim.

EBRU GÜVENTÜRK © 2022
MARCON LAB